10 Temmuz 2009 Cuma

Beleş Çayın Peşinde; ŞENOL,BİROL,GOOL!


Metin Oktayın yeşil çam hamlesinden sonra, Fenerbahçe de boş durmamış, zamanında BJK den transfer ettiği yıldızlarıyla Yeşil Çam’a giriş yapmış.ŞENOL ve BİROL ile…
Zamanında tribünleri Şenol-Birol- GOOOL diye inleten bu iki futbolcuya, adlarına ithaf edilen sözler eşliğinde film çekilmişti…Daha doğrusu Çekilmiş…
Kadıköyde, akşam üstleri günün yorgunluğunu atmak için uğradığımız Can ağabeyimizin kahvesinde, denize karşı orta kahvelerimizi içerken sohbet, tabiî ki de futboldu.Zenginin parası, züğürdün çenesini yorar atasözüne mütakiben, söz türlü oyuncular etrafında bir süre döndükten sonra, Batistuta ve Totti karşılaştırmasında kimin daha ağır bastığını tartışmayı yeni bitirmiştik ki, ağzımdan çıkan son cümle BATUGOL, oldu….Can ağabeyimiz, gol kelimesinin sadece; Şenol ve birol isimlerinden sonra kullanılması gerektiğini savundu. Kısa bir sessizlikten sonra yanımızdan uzaklaştı. 5 dakika sonra yanımıza dönerken elinde eski bir cd ve artık kimsenin kullanmadığını düşündüğüm büyük video kasediyle geri döndü…Fatma Girik ve Şenol-Birol ikilisinin filmini işte o an gördüm, farkına vardım ve öğrenmiş oldum.
Alın, izleyin…daha sonra da bulabilirseniz gollerini izleyin bu adamların…Sonra siz karar verin Batugol mü? Yoksa Şenol-Birol Gol mü?
Cd’yi alıp kafeden uzaklaşırken içimde garip bir heyecan vardı.Sanki tarihi sırları elimde taşıyordum. Ve kimsenin görmediği bir sürü futbol sahnesi görecektim..Ama nafile pek de güzel olmayan bir filmi izlemiştim gece boyunca…bu sözleri ertesi gün Can abiye söyleyince azarı da işittik tabi.
-Lan olum size boş yere mi çay içiriyorum ben, hiç mi bilinçlenmiyorsunuz siz ? diyerek cd yi aldı elimden ve kahvenin televizyonunda filmi izlemeye başladık.Sık sık durdurarak ve ara bilgilendirmelerden nasiplenerek….
- Bak işte şu adam Şükrü.
-Abi Şükrü kim? Bakışları ...
-Tabi sen Şükrüyüde bilmezsin şimdi. Şükrü Binand be olum…
- Ahaaaa, bak bu da Ogün…
-Tamam abi Ogün ağabeyimizi biliyorum…
GOL filmini izleyenler çok iyi bilir bu duyguyu…Filmin ortasında Beckham’ı, Zidane’yi, Raul’ü , İlker’i görmek nasıl heyecanlandırıyorsa bizi Can ağabeyi de öyle heyecanlandırıyor Ogün’ü Şükrü’yü görmek…
Filmden sonra, Metin Oktay’ın filmini konuşuyoruz…Muhabbet illaki eski rekabetlere, eski tribünlere, eski saygı ve sevgiye geliyor…Hüzünleniyor hatta kızıyor... Bu adamlar birbirine rakipken, aynı evde yaşar, aynı ayakkabıları giyerlerdi…Can Bartu sarı kırmızılı formayı, Metin Oktay sarı lacivert formayı giyip jübile maçında top oynamışlardı zamanında…
İçimden, ah be abim, onlar eskidendi, şimdi böyle şeyler keyif vermez ki diyesim geliyor ama susuyorum. Şimdiyle eskiyi karşılaştırmak çok yanlış olur.Şartlar katiyen aynı değilken, Futbol katiyen aynı değilken, toplum katiyen farklıyken eskiye nazaran, eskiyi özlemek gereksiz be abim, şimdinin tadını çıkar…diyesim geliyor ama yine susuyorum…He abim, haklısın abim diyerek beleş çayın yalakalığını yapıyorum…
O değil de, Can abi, Fener Ardayı alacakmış diyolar diyorum….
Ne işi var ardanın bizde, bize Fener Ruhunu taşıyacak adamlar lazım diyor.
Mehmet topuz gibi mi diyorum….
Hem bana, hem topuza, hem aziz yıldırıma arada da ardaya küfürü basıyor.Demek ki diyorum, eskiyi özlemek de laftaymış…hesabı alalım biz abi..
Hadi len 2 çayın ne hesabıymış, güle güleeee diyerek uğurluyor bizi.
-Oh my god! Çaylar yine beleş……

8 Temmuz 2009 Çarşamba

FUTBOL SEVGİSİ!


Gözlerimi sıkı sıkı kapatmışım.Henüz lise yıllarında olmanın verdiği körpelikle kıza doğru yavaş ama emin adımlarla ilerliyorum.İnsan yaşadıkça hem yüreği, hem duyguları kirleniyor, bunu şimdi anlıyorum.O an aklımda sadece sevdiğim kıza; bir kaç kelime söyleyebilmek var. Terleyen avuç içleri,kuruyan dudaklar, inanılmaz bir karın ağrısı ve yerinden çıkacakmış gibi atan bir kalp...Bu anı herkes yaşamıştır...

Aradan yıllar geçİyor, üzerime takımımın formasını geçiriyorum ve uğurlu pantolonumu altıma giyiyorum.Dünya umrumda değil, gözüm sürekli saatte.Maça 6 saat var....maça 4 saat var..maça 2 saat var...bir an önce saatlerin tükenmesini, maç saatinin gelmesini ve stadda yerimi almayı istiyorum. Futbol sevgisi farklıdır.Kötü düşünmek istemiyorum bu satırları yazarken. O yüzden girişi sevgili muhabbetiyle açtım.Her maç günü yaşadığım heyecan, stada yaklaştıkça artan kalp atışları işte aynı ilk sevgiliyle konuşma anı gibi geliyor bana...

Birbirine yabancı onbinlerce insan tek bir şey uğruna biraraya geliyor.FUTBOL SEVGİSİ...

İçlerinde barındırdıkları farklı duygular, akıllarından geçen farklı olgular, kalbi kırıklar, kalp kıranlar, zenginler, fakirler, öğrenciler, işçiler, memurlar, boş gezenler, sevgilisinden ayrılanlar, işten kovulanlar, iş kuranlar, yeni evliler, baba olanlar, anne adayları....Her türlü insan, her türlü farkındalıkla stadlara, komşulara, arkdaşlara, kafelere, televizyon başlarına, radyolara ve hatta cep telefounundan gelen mesajlara kitleniyor.Futbol Sevgisi o an her şeyin üstüne çıkıyor. O gün dünya umrunda olmuyor insanın.Tek odak noktası futbol oluyor...

Böyle durumlarda, kendimizi bir futbol aşığı olarak görmekten uzaklaştığımız zamanlarda olmuyor değil. FUTBOL'U unutup, takımımıza yoğunlaştığımızda, kendimizi takımın sahibi sandığımız oluyor. Küfürler, yuhalamalar, insanlıktan çıkmalar boy göstermeye başlıyor.Benim hiç bir hakkım yokken, sahada futbol oynamaya çalışan insanlara küfür etmeye başlıyorum...SAÇMA! Kitleler halinde birbirimizi tetikliyoruz, 3-5 derken önce küçük gruplar, daha sonra tüm tribünler tek bir ağızdan küfür etmeye başlıyoruz...Herkesin bir anneden çıktığını unutup, Eş, kızkardeş, arkadaş hatta çocuklarına ne hakla olduğu bilinmez küfürler etmeye başlıyoruz.ÖZÜR DİLİYORUM! kendi adıma, bu güne kadar ettiğim tüm küfürlerden, hem kendi takımıma hem rakip olan herkese...Düşünüyorum şimdi de, sadece eğlenmek için gittiğim maçlarda, marşlar, şarkılar söyleyip, bayraklar salladığım maçlarda futboldan zevk alıyorum.Neticeyi umursamıyorum....Sahip olduğum Futbol Aşkıyla bütünleşebiliyorum.Sevgilinle sevişmek gibi bişey bu.Tamamen doğal ve insanın sevgisine sevgi katan.Oysa küfürler, kavgalar, yuhalamalar protestolarla dolu bir maçtan sonra bir hafta kendime gelemiyorum.Ettiğim küfürlerden utanıyorum.Rakip takımı tutan annemin babamın, arkadaşlarımın yüzüne bakamıyorum...

Futbol kocaman bir aşk benim içimde,gittikçe büyüyen bir sevgi...Olumsuz yönde çoğalım göstermemesi için uğraşıyorum.Çünkü ben her şeyi sadece futbol izlerken unutabiliyorum.Bu yazıyı okuyuyan veya okumayan binlerce kişiyle tek bir ortak paydada bir araya geldiğimizde, şarkılar marşlar söylemek istiyorum...Beni benden alıp huzur dolu dünyalara götüren FUTBOL, inan ki SENİ ÇOK SEVİYORUM!