20 Mart 2009 Cuma

VE UEFA KUPASI ÇEYREK FİNAL EŞLEŞMELERİ!


HAMBURG-MANCHESTER CİTY : ÇOK DÜZ MANTIKLA DÜŞÜNÜRSEK, CİTY, GS İLE EŞLECEKTİ! ROBİNHOYU ÇIPLAK GÖZLE İZLEME ŞANSIIZ OLACAKTI.AMA KISMET DEĞİLMİŞ.NEYSE ALMANYADAKİ MAÇ ZEVKLİ OLACAĞA BENZİYOR.BURDAN ÇIKAN TAKIM FİNAL OYNAR GİBİME GELİYOR!



PSG-DİNAMO KİEV: FRANSIZLAR UKRAYNALILARA KARŞI NASIL BİR PERFORMANS SERGİLEYECEK? LE GUEN, TAKIMA KATTIĞI HAVAYI, UKRAYNADA DA ESTİREBİLECEK Mİ? PEK SEVİMSİZ BİR MAÇ GİBİ DURUYOR AMA..



SHAKHTAR-MARSİLYA: GS'NİN İKİ ESKİ HOCASI KAPIŞICAK.GERETS Mİ LUCESCU MU? BENCE LUCESCU FARKINI KOYAR ORTAYA



WERDER BREMEN-UDİNESE : İKİ TÜRK FUTBOLCUYU KARŞI KARŞIYA GETİRECEK OLMASI BAKIMINDAN İLGİNÇ BİR MAÇ OLACAK.MİLLİ TAKIMA ÇAĞRILMAYAN MESUT ÖZDİL, BAKALIM BU SERİDE NASIL PERFORMANS GÖSTERECEK.

UEFA KUPASINDA TUR ATLAYAN TAKIMLAR!


BREMEN- ST.ETİENNE_______İlk maçı 1-0 alan BREMEN ikinci maçta 2-2 lik skorla; turu geçen takım oldu.(BREMEN)


MARSEİLLE-AJAX_____ilk maçı 2-1 alan Marseille, ikinci maçtan 2-2 lik skorla ayrılarak, tutu geçen takım oldu( MARSEİLLE)


DYNAMO KYİV- METALİST_____ İlk maçı 1-0 alan Dinamo, ikinci maçı 3-2 kaybetmesine rağen, turu geçen takım oldu(DYNAMO KYİV)


CSKA M.- SHAKHTAR____İlk maçı 1-0 kaybeden SHAKHTAR, ikinci maçı 3-2 kazanarak, turu geçen takım oldu. ( SHAKHTAR)


HAMBURG- GALATASARAY___ İlk maç 1-1 sona ererken ikinci maçı 3-2 kazanan HAMBURG, turu geçen takım oldu.(HAMBURG)


PSG-BRAGA______ İlk maç 0-0 sona ererken, ikinci maçı 1-0 alan PSG turu geçen takım oldu( PSG)


UDİNESE-ZENİT____Udinese ilk maçı 2-0 kazandı ve ikinci maçı 1-0 kaybetmesine rağmen turu atlayan takım oldu ( UDİNESE)


MAN.CİTY - AAB.____ İlk maçı CİTY 2-0 kazandı, İkinci maçı da 2-0 kaybetti.Penaltı atışlarıyla turu geçen takım oldu.( MAN.CİTY)

Son 8 ŞAMPİYON...





VİLLERAL- ARSENAL









MANU- PORTO












LİVERPOOL- CHELSEA











BARCELONA- BAYERN MUNCHEN












-



SOYUNMA ODASINDA KAFASINA ODUNLA VURMUŞLAR ARDANIN!


Ben bu satten sonra, Arda Turan'ı milli forma üstünde olmadığı sürece, alkışlamam. Maçı izlerken bir dedikodu dolaşıyordu ağızlarda, Barça, Arda'yı izlemeye gelmiş diye.İki dakikalığına gözlerimi kapadım, Arda'yı Barca formasıyla hayal ettim.Henry'le paslaşmasını, Messi'yle kucaklaşmasını...Derken saçma sapan bir maç bitti.Ne olduğunu anlayamadık bile.Şaka gibiydi.2-0 dan 3-2....Hiçbir şey demiyorum.Diyemiyorum.

Derken,maç sonu röportajları başladı Holllanda'lı teknik Direktör Acaba GS'nin tarihinde böyle bir maç var mıydı diye sordu?

Spiker ' Var aga, 3-0 dan FB ye 4-3 maç vermişlikleri de var' demeyi unuttu.Hollandalı Hoca gururlu bir şekilde kalbim acıdı 2-0 ken dedi ve gitti.Ondan önce Konuşan Arda, giderek şuan ki RONALDO( şişko olanı) olma yolundaydı.Ağlamaklı bir ses tonuyla maçı yorumluyordu.Sakat sakat oynadın diye sordu spiker, ARDA ' Evet, kalçamızı,belimize bağlayan yerde çok acı çekiyorduk....'Önce kalçayı bele bağlayan yeri hayal ettim? Acaba benim de öyle bir organım var mı diye düşündüm.Sonra bizim kalçamız falan dediği için, acaba kaç futbolcudan bahsediyor diye matematiksel düşünmeye başladım.

Sonra sıra taraftardan özür dilemeye gelmişti.Psikolojide, karşıt koşullama diye birşey vardır.İstediğin şeyi yapmayan bireye, sevdiği şey karşılığında yaptırmayı denemektir diye kabaca açıklarsak Arda da aynen karşıt koşulladı taraftarını.Sevdikleri şeyi verdi onlara, FB'ye laf atmayı sundu önlerine...Taraftar da beğendi tabi bunu. Çıkıp; Özür dileriz berbat top oynadık, 2-0 olunca yan gelip yattık, 3-2 olunca ağladık.Bu soğuk havada bizi destekleyenlerden özür diliyoruz' diyemedi onun yerine,

"Keşke herkes bizi destekleseydi. Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar... Final Fenerbahçe Stadı'nda diye insanların kalbine inecekti. Bu kadar sıkıntı ve korku vermeye gerek yoktu. Bizim için önemli olan Türkiye'nin başarılı olması. Taraftarımızdan özür diliyoruz" dedi

Na alaka? Allah rızası için, biri sadece bir kişi bana kardeşim şöyle bir alakası var desin, ben de artık burda yazı yazmayayım.Sıkıntı ve korku veren şey, GS li futbolcuların, Kadıköyde final oynama hayaline kendilerini fazlasıyla kaptırmalarıydı.Herkesten çok onlar, sahadaki 11 kişi, biliyordu turu geçemeyeceklerini.Sonra da Fenerlinin yüreğine inecekti diyor Arda bey! Ulan, Fenerlisi, Beşiktaşlısı,Galatasaraylısı...Herkes biliyordu sizin turu geçemeyeceğinizi.Birtek sen mi bilmiyordun da, maç sonu, 2-0 dan 3-2 maçı vermiş, takım olmaya çalışan 11 kişinin, bir üyesi olarak çıkıp böyle saçmalıyorsun.

Eğer Arda Turan, Bu hezimetin sonucunu Fenerlinin, BJK'linin onları desteklememesine bağlıyorsa hatırlatalım Ardaya, Abilerin, teknik direktörün, o kupayı alırken Diğer takım taraftarları onları desteklemiyordu.Tek fark, Onlar 2-0 dan maç vermek yerine, 2-0 dan 3-2 maç alırlardı...

19 Mart 2009 Perşembe

İŞTE ONBİRLER!


GALATASARAY-HAMBURG SV

GALATASARAY: De Sanctis, Sabri, Serkan Kurtuluş, Hakan Balta, Volkan, Kewell, Barış, Ayhan, Lincoln, Arda, Baros.
Teknik Direktör: Bülent Korkmaz

HAMBURG SV: Rost, Boateng, Alex Silva, Mathijsen, Aogo, Pitroipa, Jarolim, Benjamin, Jansen, Olic, Guerrero.
Teknik Direktör: Martin Jol

STAT: Ali Sami Yen
Yayın: D-Smart
SAAT: 21:30
HAKEM: Oliveira Alves Garcia

Unutanlar için Tobias Linderoth



2007 yaz transfer döneminde gelmişti ülkemize bir süredir gündemindeydi zaten Galatasaray'ın.İnamoto saidou gibi yetersiz defansif ortasahalardan sonra ilaç olcaktı adeta sarı kırmızılılar için.
Takımda yerini buldu ve 14 maça çıktı galatasaray formasıyla 2 de gol attı.Sonra nasıl bi sakatlıksa futbol hayatı boyunca hiç ciddi sakatlık yaşamayan bu adam sahalara dönmek bilmedi.iyileşme süresi hep ertelendi.Tam iyileşti derken sakatlıgı nüksetti.Şimdi saglık durumuyla ilgili net bir açıklama yok.Yılan hikayesine döndü sahalara dönme tarihi.ben de benim gibi unutanlar için Tobias Linderoth'un boy boy fotograflarını koymak istedim.Umarım kendisini de sahalarda görmek nasip olur bizlere.

18 Mart 2009 Çarşamba

çanakkale şehitlerine!


Bugün 18 MART.

Tarihe kan damlalarıyla yazıldı bugün! Şehitlerimizin sayısı ürkütücü.Onca insan, gencecik delikanlılar, okul çağındaki çocuklar, koskoca aile babaları hatta dedeler!

Bir savaştan övünmüyoruz.Aslında kazanılmış bir savaşı kutlamıyoruz.O kadar yabani, barbar değiliz.Topraklarından binlerce km uzakta ne için savaştığını bilmeyen milletlere karşı, silahsız, aşsız, bakımsız....Tek yapmamız gereken savunmak.Biz Topraklarını savunabilmiş bir millet olarak bu günü önemsiyoruz.Biz binlerce şehidimize, onlara asla unutulmadıklarını göstermek için bu günü önemsiyoruz.Biz bugün çanakkaleye akın akın gidiyoruz, çünkü, biz tarihine sahip çıkmayı biliyoruz. Topraklarımızı, vatanımızı,Analarımızı, kardeşlerimizi gavur ellerinden korumayı başaran, her biri bir ordu eden şehitlerimize minnettarlığımızı gösteriyoruz.Bugün, şehitlikte, anzak gençleri, sabahlara kadar içip, kutsal şehitlikte yaktıkları ateş etrafında ayinler yapmak için burdalar.Avusturalya nere? Çanakkale nere? Ama buradalar.Biz yanıbaşımızda yatan atalarımıza bu gün teşekkür etmeyeceğiz de ne zaman teşekkür edeceğiz?

Hepimizin tuttuğu takımların tarihleri şerefle dolu. Ben fenerbahçeliyim, o galatasaraylı, öbürü beşiktaşlı, diğeri giresunsporlu..! Hiç farketmez.Hangisinin sitesine girerseniz girin, muhakkak şehit futbolcularının listesini görürsünüz.İşte biz, şehit vermeyi, şehit olmayı en büyük, en efsunlu kademeye koymuş bir millete, bir dine sahibiz. Bugün, tüm Türkiye Futbol Federasyonuna bağlı olan veya olmayan, bütün spor klüplerimizin şehitlerine bir kez daha teşekkür edip, Kutsal emanetlerine sahip çıktığımızı söylemekten gurur duyuyorum.

Ne mutlu Türküm Diyene!






Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?


En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -


Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-


Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.


Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!


Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'


Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,


Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!


Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,


Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.


Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,


Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!


Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:


Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.


Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...


Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!


Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,


Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,


Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;


Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.


Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...


Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.


Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,


Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.


Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;


Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;


Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;


Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.


Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,


Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.


Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;


O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...


Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,


Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.


Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,


Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.


Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,


Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.


Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...


Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!


Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;


Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?


Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?


Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.


Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,


Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;


Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;


'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.


Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:


İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.


Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...


O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,


Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,


Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!


Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!


Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.


Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...


Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.


Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?


'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.


Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...


Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.


'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;


Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;


Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,


Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;


Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,


Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;


Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,


Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,


Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;


Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;


Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...


Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.


Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,


Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...


Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,


O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;


Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;


Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...


Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...


Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber

GEL PİSİ PİSİİİ.....



City, haftasonu oynayacağı, Sunderland's maçı öncesi, internet sitesine böyle bir güzellik yapmış...
Türkçe tam karşılığı; GEL PİSİ PİSİ olmasa da, buna benzer bir ifade.Alay eden, küçümseyen, hatta rezil eden bir slogan bulmuşlar.Bu haftasonu, izlenmesi gereken maçlar listesinde ilk sıraya çıktı şimdiden.Bakalım, bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi....olacak mı?
olmayacak mı?

17 Mart 2009 Salı

City'nin başında olsanız bu yaz kimleri takıma transfer ederdiniz ?



FM serisi ve daha geriye gidersek CM ve ilk oynadıgım managerlik; fifa soccer manager 97..hemen hemen hepsinin bagımlısı oldum..O kdr fm oynucagıma yazılım çalışsaydım 21.yüzyılın bill gates'i olurdum belki..ama pişmanmıyım? HAYIR tabiki :)
Neyse lafı uzatmıyım Fm2009'da Galatasaray'ı yönetirken manager mi muhasebeci mi oluyorum anlamıyorum gerçekten kuruş'un hesabına yapar oluyorum.Bu kasvetli bütçe ortamından kaçmak içinse daraldıgımda Man city'i yönetiyorum her seferinde yeni bir oyun ve onlarca transfer..City'deki günlerim transfer dönemi bitine kadar sürüyor genelde yine de egleniyorum gerçekten maddi özügrlük bole birşey anlıyorum sora tekrar galatasaray'a dönüyorum..Dün gece aklıma geldi acaba benim tercihim ettigim oyuncular dışında okurlarımızın önerebilcegi isimler var mı diye merak ettim..
Şimdi siz Mark Hughes'un yerinde olsanız ve bu yaz transfer döneminde Abu Dhabi grubu size 500 milyon euro gibi bir bütçe ayırsa kimleri alırdınız takımınıza?takımınızın ilk 11'ini kimi ne kadara almayı planladıgınızı da yazarsanız sevinirim :) lütfen bütçeyi aşmayalım, Khaldoon Al Mubarak'in de bir sabrı ve sınırı var tabiki :)

16 Mart 2009 Pazartesi

FUTBOL ZİRVESİ


Normalde bu programı Sergen bol bol atmaya başladığından beri seyretmiyorum ama bu akşam gezerken denk geldi...
Hakan Ünsal: - Hamburg maçında Kewell stoper başlayabilir.
Ercan Taner: -Evet Sergen; sen ne diyeceksin Kewell ile ilgili
Sergen Yalçın: Örnek vermek gerekirse biz Kadıköy'de kazandığımızda Pancu kalede harikalar yaptı diye bi sonraki maçta Pancu kaleye mi geçecekti. Kewell tek hamleli bir oyuncu. O maçta 3 tane kafa topuna vurdu diye stoper oynatamazsınız. O maçın gidişatında oynadı,tuttu ama maç başında stoper başlatırsanız facia olabilir...

ÇOK ÖZEL İSVİÇRE-TÜRKİYE MAÇI FOTOĞRAFLARI

İSPANYA-TÜKİYE MAÇI ÖNCESİ, BU GÜZEL FOTOĞRAFLARLA GAZA GELELİM...











15 Mart 2009 Pazar

FRANCO!




14 Mart 1954, Roma Olimpiyat Stadı.



ispanya-Türkiye maçı oynanıyorve yenen takım İsviçrede yapılacak olan Dünya Kupasında top oynama şansını elde edecek. İlk maç 4-1 lik İspanya galibiyetiyle sonuçlanıyor.



İkinci maç galip gelip olayı 3.maça taşımamız icap ediyor.Zira o zamanlar, averaj gibi bir sistem yok. 2 galibiyet alan, turu atlamış sayılıyor. 2. maçı, Fenerbahçeli, Canavar lakaplı,Burhan Sargun'un golüyle 1-0 alıp, 3.maçı oynamak üzere italyaya gidiyoruz!




















Roma olimpiyat stadında yapılan 3.maçta; skor tabelası 2-2 yi göstermektedir ve gidilen

30 dakikalık uzatmalar da iki takıma gol için çare olmamıştır

O zamanki statü gereği, turu atlayıp, Dünya Kupasında top oynama şansına erişecek takım kurayla belirleniyordu.Yani tamamen şans faktörüyle!

Sen takım olarak 3 maçlık koca bir zahmet ve heyecana katlan, formanı terlet, ülke ülke gez ve sonucu sadece bir kura belirlesin.Biraz adaletsizlik değil mi?

Neyse ki biz Türkler olarak ne kadar şanssızlıklardan yakınmaktan kendimizi alıkoymasak da, o gün şans ilahi adalet bizden yanadır ve; Tarih, Türk Futbol Federasyonunu bir dünya kupasına davet eder.Bu daveti de FRANCO adlı küçük italyan çocuğun elleriyle sunar bize.

Daha sonra, epey bir zaman sonra, biz brezilyayla dünya kupası maçları yaptığımız zamanlarda, bir trafik kazasında hayatını kaybeden FRANCO olayı ölmeden önce şöyle özetlemiş, gazeteci,Reha Erusa:


‘‘ Evimiz stada yakındı ve biz maçlara hep bedava girerdik. Goller atıldı, maç bitti. Stattan çıkarken iki polis memuru peşime düştü. Ben koştum onlar kovaladı ve sonunda yakalandım. Maça beleş girdiğim için yakalandım sandım, bırakmaları için yalvardım. Bırakmadılar, gözlerimi beyaz bir mendille bağlayıp, bir kupanın içindeki iki kağıt parçasından birini çekmemi istediler. Korkarak sağ elimi götürdüm parmaklarıma çarpan ilk kağıdı çıkarttım. Elimden kağıdı alan kişi ‘‘Turchia'' diye bağırdı. Ardından Türk futbolcuları beni havaya kaldırdılar. Yüzümü gözümü öptüler. Bu arada bazı sonradan İspanyol olduklarını öğrendiğim futbolcular yüzüme tükürdüler.''


Ulan sadece tükürdüklerine dua et sen.Daha beteri de elebilirdi başına, allahtan çocukmuşsun da bir kaç tükürükle yırtmışsın olaydan.Allah rahmet eylesin be franco,biz göremedik ama sayende bu hikayeyi dinleyebildik birilerinden.


Bu ay, yani bir mart ayında daha, İspanyaya KÜÇÜK FRANCO'yu hatırlatmak lazım.Ben bir kaç ispanyol forumlarında, Francoyu dile getirip, olası bir italya-ispanya kızgınlığı yaratmaya başladım kendi çapımda...:)


NOT: hikayeyi analatan babam, o dönem ki 2.5 luklara, yani, şimdiki top toplayıcılara FRANCO denmeye başlamıştı ..diye bir dipnot düştü.Bende paylaşayım dedim.