24 Ocak 2009 Cumartesi

FORMA AŞKI...


Pennearabiata blogunda Kaka'ya eğer bu teklif Chelsea'den gelse yine de 'Milan'da yaşlanmak istiyorum' der mi diye bi anket başlatmış. Araştırdık baktık ki bu forma aşkı dedikleri şey taraftar dilinde bayrak adam olmak en az 15 seneyi alıyor. Rekor şu an faal futbolcular için de Milan da hükümranlık kurmuş Paulo Maldini'nin kolundaki pazubandında. Eee ne de olsa baba yadigarı. Biraz daha erken çoluk çocuk sahibi olsaydı herhalde Gudjohnsen'ler gibi aynı takımda oğluyla birlikte oynardı. Paulo Maldini tam 25 yıldır Milan'da forması giyiyor. (ey okuyucu ben 24 yaşındayım sen hesap et gerisini.) İkinci sırada Twente'nin emektarı Sander Boschker var. O da 19 senedir Twente kalesinde 471 maça çıkmış. Diğer bir aşık ise daha önce blogda bahsettiğimiz efsanelerden Ryan Giggs'de 19 senede 550'nin üzerinde maça çıktı. (Neredeyse Fergie'le beraber gelmiş beraber gidecekeler.) Bir diğer 19luk da Rosenborglu Roar Strand.
Listenin geri kalanı ise şimdilik şu şekilde:
5- Jean Douence - Fc Libourne St. Seurin - Fransa-18 Yıl
6-Alon Harazi- Maccabi Haifa - İsrail- 18 yıl
7- Ladislav Pecko- Slovan Bratislava- Slovakya-18 Yıl
8-Francesco Totti- Roma- İtalya -17 Yıl
9-Pedro Roma- Coimbra - Portekiz - 17 Yıl
10- Toni Huttunen - MyPa - Finlandiya- 17 Yıl
11-Gary Neville- Manchester United -17 Yıl
12- Paul Scholes- Manchester United- 17 Yıl
13-Pavel Verbir - FK Teplice- Çek Cumhuriyeti 17 Yıl
14-Kim Daugaard- Brondby- Danimarka- 16 Yıl
15- Steve Harper- Newcastle United-16 Yıl
16- Oliver Glasner- SV Ried- Avusturya- 16 Yıl
17-Jussi Kuoppala- Tampere United- Finlandiya- 16 Yıl
18-Pedro- Pacos de Ferreira- Portekiz- 16 Yıl
19- Vladimir Maminov- Lokomotiv Moskova- 16 yıl
20- Alessandro Del Piero-Juventus- 16 Yıl
Tabiki bu listede ki oyunculara önümüzdeki yıllarda ekleneler olcaktır. Örneğin Liverpool'dan Steven Gerard, Real Madrid'den Casillas, Barcelona'dan Puyol, Xavi,İniesta ve Messi benim ilk aklıma gelen isimler.
Türkiyede ise faal olarak oynayan futbolculardan Ankarasporlu Hürriyet ve Sivassporlu Hayrettin 10 sene Fenerbahçeli 'genç' Semih 9 sene forma giyen oyuncular.
Herkese bol formalı bol aşklı günler diliyorum.

23 Ocak 2009 Cuma

Tanrıya ''Niye Ben'' mi? Demeliyim?



Samsunspor kazasının 20. senesi mi bizi duygulandırdı yoksa yaşlandıkça mı hassasiyetimiz artıyor, emin değiliz; ancak o duygu yoğunluğu içerisinde efsane tenisçi Arthur Ashe'in hayatını ve o muhteşem 'Bugün acı çekerken Tanrı'ya 'Niye ben?' mi demeliyim?' sözlerini anmak istiyoruz.

1943 senesinde dünyaya merhaba diyen Ashe, 7 yaşında annesini kaybettikten sonra 10 yaşında başladığı tenisle sadece başarılar kazanmakla kalmadı, insanlık kitabına inanılmaz güzel sayfalar ekledi.

5 Temmuz 1975 senesinde Jimmy Connors'u sahadan silerek Wimbledon'da zirveye ulaşan ilk African-Amerikan tenisçi olduğu maçı televizyondan canlı olarak seyretmiş ve Connors'un şampiyon olması için dua bile etmiştik; şükürler olsun ki Yaratan dileğimizi yerine getirmemiş! Çünkü büyük şampiyonu tanıdıkça, hakkında yazılanları okudukça, hayata bakışını, inanılmaz metanetini gördükçe ilerleyen yıllarda hayranı olup çıkmıştık.

Büyük şampiyon, 1983 senesinde geçirdiği ağır kalp ameliyatı sırasında HIV virüsü kaparak ölümcül hastalığın pençesine düştüğünde kendisine gönderilen mektuptaki, 'Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?' sorusuna öyle unutulmaz bir cevap verdi ki; eminiz bilmeyenler öğrenince 'Toprağı bol olsun' deyip ruhunun şâd olması için dua edeceklerdir:

"Tüm dünyada her yıl 50 milyon kişi tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisi öğrenir. 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir. 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır.

Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Ve bugün acı çekerken, Tanrı'ya 'Niye ben?' mi demeliyim?"

Bu muhteşem sözlerin altına internet sitelerinde eklenen duygu yüklü kelimeleri de isterseniz anmadan geçmeyelim:

'Mutluluk insanı tatlı yapar, zorluklar güçlü yapar, hüzün ise insan yapar, yenilgi mütevazı yapar, başarı insanı ışıldatır ama Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar, Tanrı'ya asla 'Niye ben?' diye sormayın, ne olacaksa olacak, O'nun kendine has usulleri vardır, inancınızı koruyun yeter.'

Efsane tenisçi; 'Başarı bir yolculuktur ama varılacak yer değildir.' diyor. Hastalığın onu adım adım ölüme yaklaştırdığı zamanlarda hayatta sayılı günleri kalmışken Haitili mülteciler için Beyaz Saray önünde düzenlenen protesto gösterisine katılmayı ihmal etmemiş ve tutuklanmıştı. Aslında bu, onun ilk tutuklanışı değildi; seneler önce Güney Afrika'daki ırkçılığı büyükelçilik önünde protesto edenler arasına katılınca da tutuklanmıştı.

'Asla rakibinle oynamazsın, sen kendinle oynarsın. Yüksek standartlara ulaşmak için sınırlarını zorlaman asıl başarıdır, asıl eğlencedir.' diyen Ashe'in cenazesine binlerce kişi katılmış ve 1863 senesinden beri Richmond Vali Konağı'nın önüne tabutu konulan ilk kişi olma onuruna sahip olmuştur. 49 yaşında dünyaya elveda diyen büyük insan, büyük sporcunun heykeli ölümünden 3 sene sonra doğduğu şehre dikilmiştir.

Bilirsiniz ki heykelin dikilmesinden daha önemli olan şey; 'İnsanların gönlünde taht kurmak, hayatı dolu dolu yaşamak, adınız anıldığında yüzlerde tebessüm oluşturmak, ruhunuza dualar adanmasıdır.'

İşte size gerçek bir sporcunun onurlu hayatından kesintiler; ne dersiniz, rahmet dilenmeyi hak etmiyor mu?

''Fatih Uraz 23.01.2009 zaman''

20 yıl önce elim bir trafik kazası sonucu vefat eden samsunspor'lu futbolcu ve personeline tekrar Allah rahmet eylesin...

22 Ocak 2009 Perşembe

REAL MADRİD'de Neler Oluyor ?



Futbol denilince akla gelen ilk takımlardan biridir Real Madrid, FIFA tarafından da 20. Yüzyılın en iyi futbol takımı olduğu kabul edilmiştir. Dünyada isim yapmış bütün yıldızları transfer ederek Los Galacticos adını almıştır. Diğer bir takma ismi ise Los Merengues’dir. Bu ismi ise giydikleri düz beyaz formadan almışlardır.Mor-beyaz renkli Real Madrid 1902’de kurulmuştur. Maçlarını 80,354 kişilik Santiago Bernabeu standında oynamaktadır.1947 yılında açılan Bernabeu’nun kapasitesi 120.000 kişiden uefa standartlarına getirebilmek için düşürülmüştür.

9 kez Avrupa Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yaşayan Real Madrid’in İspanya’da ise 31 Lig şampiyonluğu bulunuyor ayrıca 17 kez İspanya Kupa’sını müzesine götürmüştür. Bu rakamlar bize Real’in ne kadar büyük bir kulüp olduğunu anlatmak için yeterli.100 yılı aşkın tarihinde Real Madrid her sene ligde ve avrupada şampiyonluğa oynayan kadrolar kurmuş ve son ana kadar mücadelesine devam etmiştir.


Böyle bir müzeye hangi takım sahip olmak istemez ki ?

Bu sene başında da şampiyonluğun en büyük iki adayından biriydi Real Madrid. Schuster’in takıma takviye gerektiği yönündeki demeçlerine pek kulak asmayan Ramon Calderon, yaz transfer döneminde Rafael Van der Vaart’ı madride getirmekle yetindi.Kadrodan ayrılan isim ise Brezilyalı genç yıldız Robinho oldu.Bu transferle kasasına 62 milyon dolar girdi Los Merengues’in.

Manchester United’ın yıldızı Ronaldo’yu transfer etmek için kendini paralıyan ve basını da arkasına alan Calderon amacına ulaşamadı,Ronaldo adada kaldı.Kadrosunda revizyona giden ekip Barcelona yılın ilk yarısında fırtına gibi esti 50 puan toplayıp 59 gol attı.Gerçekten Messi, Henry, Etoo üçlüsünü durdurabilmek imkansız gibi bunun açık dille belirten Schuster’i kapının önüne koymakta şüphe etmeyen Real Madrid; Sevilla’da kendini gösterip Tottenham’ın başında başarısız olan Juan de Ramos’u getirdi takımın başına yinede Camp Nou’de yenilgi almaktan kaçınamadılar.

Sezonun ilk yarısı itibariyle sakatlıklarla başı derde olan Madrid’in son dönemde bir de başkan krizi ile sarsıldı. Geçen yıl aralık ayında yapılan olağan yıllık genel kurul toplantısında kulüp üyesi olmayan kişilerin salona alınarak oy kullandırılması skandalının bir İspanyol gazetesi tarafından ortaya çıkartılmasının ardından gelen baskılar üzerine istifa etti Ramon Calderon. Sezon sonunda yapılacak başkanlık seçimine kadar Calderon'un yerine kulüp başkanlığını kulüp 2. başkanı Vicente Bodula üstlenecek.


Bu istifada Marca gazetesinin rolü de gerçekten çok büyük.Marca gazetesi Madrid’e yakınlığıyla biliniyor.

Real Madrid ocak ayı transfer döneminde Ajax’tan Jan Klass Huntelaar’ı transfer etti.Huntelaar takımdaki beşinci Hollandalı oldu.Ayrıca eski bir Chelsea’li olan Lassana Diarra’yı da kadrosuna dahil etti.Real Madrid bu transfer için İngiliz kulubü Portsmouth’a 20 milyon avro ödedi.Lassana Real Madrid’le 4,5 yıllık sözleşme imzaladı.Bu takviyeler yeterli olur mu bilinmez ama 12 puan önündeki Barcelona’yı yakalamak için Raul ve arkadaşlarının çok mücadele etmesi gerekiyor.

Yeni başkanıyla yeni bir oluşuma girmesini bekleniyor Madrid’in.Şahsi görüşüm yaz transfer döneminde zamanını Ronaldo’yla harcamaktansa Kaka yada Kun Agüero’yu çok daha kolay transfer edebilirdi Calderon.Tekrar Los Galacticos olur mu Real Madrid sanmıyorum.Çünkü onlar Fabio Capello ve Schuster’li dönemde şampiyonluğun mücadele eden diri takımlarla elde edildiğini öğrendiler.

Yeni başkanın Marca ve As gazetelerini tekrar arkasına alıp, muhalefetle elele verip Real Madrid’i yeniden dünyanın bir numarası yapması gerek.Bunun için de Real Madrid’in hucüm hattının çok sık sakatlanan futbolculardan arınması lazım.Orta sahası futbolu çift yönlü oynayan mücadeleci ve teknik iki takviyeyle kuvvetlendirilmelidir.Capello’nun defans yapmayı ögrettigi madridin, cannavaro’nun yerine bir alternatif bulması gerekir.Bu isim sezon başında Racing Santander’den transfer edilip bu sezonluk eski kulübüne kiralık gönderilen Ezequiel Garay olabilir mi muamma..

Kim gelirse gelsin ne olursa olsun Real Madrid yine dünyanın en büyüğü olcak güce sahip..Bence bizi yine Perez’li günler bekliyor.

21 Ocak 2009 Çarşamba

TARAFTAR SOSYAL ANKETİ

Blogu takip edenlerden ve futbol blogu sahibi arkadaşlardan-kendi bloglarında duyurmalarını- ricamdır. Akademik bir araştırma için cevaplanması gereken ve mümkün olduğunca fazla deneğin katılması gereken bir anket var. Sonuçları "Medya ve Devletin, Sporda Şiddet Üzerine Ters Etkileri" başlıklı akademik çalışmaya referans olacak. Ayrıntılı bilgi Taraftar Sosyal Anketi Blog 'da. Herkese teşekkürler.

20 Ocak 2009 Salı

OSCAR'I ALDIM AKLINI DA ALIRIM!!!


2008 yılı İtalya futbol Oscarları belli oldu. Zlatan bu sene üçleme yaparak ne kadar hakettiğini gösterdi açıkçası. Tamamını görmek isteyenler için:
En İyi Teknik Direktör: Cesare Prandelli ( Fiorentina )
En İyi Hakem: Roberto Rosetti
En İyi Kaleci: Gianluigi Buffon ( Juventus )
En İyi Genç Futbolcu: Marek Hamsik ( Napoli )
En İyi Defans Oyuncusu: Giorgio Chiellini ( Juventus )
En İyi İtalyan: Alessandro Del Piero ( Juventus )
En İyi Yabancı Futbolcu: Zlatan Ibrahimovic ( Inter )
En İyi Futbolcu: Zlatan Ibrahimovic ( Inter )
En Güzel Gol: Ibrahimoviç'in topuğuyla Bologna'ya attığı gol

TRİBÜNLERDE ÖZLENEN MANZARALAR V:1

İnternacional ve Boca Juniors taraftarı, hemde altlı üstlü...

Gremio taraftarı
Special thanks to Grassi for photo...
not: Resmi büyütmek için tıklayınız.

CİTY'NİN TRANSFER LİSTESİ



Al- Fahim ailesi Kaka'yı Milan'dan koparamadı ama onlara yeni bir liste, biraz rengi kaçmış gibi ama olsun idare eder bence....

NİHAT KAHVECİ'DEN FİRST-TİME SHOOT


Uefa resmi sitesi Uefa.com da çeşitli hareketleriyle karakterize olmuş ve bütünleşmiş bazı yıldız futbolcularla yapılmış video- röportajlarını yayınlıyıor son bir kaç haftadır. Son konuk Nihat Kahveci olmuş. Nasıl şut çekilir nasıl vurulur. Petr Cech'e nasıl çaktığını falan anlatıyor.Çektim topu döndüm arkamı kaleyi gördüm. Vurdum köşeye sonrasını hatırlamıyorum zaten....
Videonun tamamı ise burada Nihatta İspanyolca'yı baya ilerletmiş bu arada

İLK YARININ OYLAMASI




İlk yarı itibariyle njoysoccer olarak sohbetlerimizde en çok adı geçenleri bloğa aktarmayı düşündük. Kategorize etmek biraz zor oldu ama sanırım bize katılmama şansınızı kullanacaksınız. Zira biz bile ateşli tartışmalara düştük ortak isim ararken...

TURKCELL SÜPER LİG'İN İLK YARI SONUCU İTİBARİYLE;


Yılın Transferi : MİLAN BAROS










İlk Yarının en iyi Futbolcusu : CASSİO LİNCOLN











sürpriz takım : ANKARASPOR











En unutulmaz maç :
ESKİŞEHİRSPOR- DENİZLİSPOR










En büyük hayal kırıklığı : DANİEL GUİAZA












En başarılı teknik direktör : BÜLENT UYGUN


KUN AGÜERO


Sergio Leonel "Kún" Agüero (d. 2 Haziran 1988) , Buenos Aires.Arjantin'li forvet oyuncusudur.
Gerçek ismin de KUN kelimesi yoktur. Peki nerden geliyor bu KUN kelimesi?

En sevdiği çizgi film karakterinden...
Kim bu karakter derseniz işte alttaki sevimli velet...

Ama sadece sevdiği ve çok benzediği KUN adlı çizgifilm karakterinin adını formasına yazdırdığı için bloğa dahil olmadı.

A.Madrid'e geldiğinde 17 yaşında olan KUN, inanılmaz paralarla teleffuz ediliyordu.
Pekin olimpiyatlarında altın madalya kazanan Arjantin 23 yaş altı futbol takımının bir oyuncusu olarak geldiği La Liga'da 2007-2008 sadece 20 gol atarak 19 yaşında gelecekte neler vaad ettiğini gösterdi herkese.
Ama sanırım en büyük özelliği, Arjantin liginde forma giyen en genç futbolcu olmasıdır( 15 yaşında). Ki bu rekor ondan önce D.A. Maradona'ya aitti.
Ve son bir not MARADONA'nın da küçük kızıyla evli olarak damadı olma şerefine erişmiştir...
Bu birleşimden doğacak çocuk heralde pilot olmaz..