21 Şubat 2010 Pazar

90'LI YILLARIN MAHALLE FUTBOLU KURALLARI...

1. Iyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.

2. Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.

3. Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.

4. Hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınca maç biterdi.

5. Uç korner bir penaltıydı.

6. Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.

7. `Frikiklerde açıl biraz` denince `Burası Ali Sami Yen mi` şeklinde cevap verilirdi.

8. Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.

9. Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe `Açılsana 3 kere sektirdim` derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.

10. Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes `işe işe!` diye bağırırdı.

11. Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.

12. Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.

13. Tanju, Rıdvan, Metin, Ali, Feyyaz, Hagi, Hakan, Hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı.

14. Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.

15. Klişe laflar vardı: `At bakayim abinin kıllı göğsüne!`

16. Elin avantajı olmazdı.

17. Bel üstü gol sayılmazdı.

18. Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.

19. Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.

20. Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak Algida Max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu.

21. Pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı.

22. Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi... Büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım "sen tuvalete de mi böyle gidiyon?" diyerek ortalığı kızıştırırdı.

23. Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.

24. Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip "adamın gol diyo" diyerek golü alırlardı. Golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı.

25. Varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: "hakeme gözlük, eline de sözlük" tü.

26. Oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı.

27. Penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu. Ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı: "Merak etme olm, teknik vuracam."

28. Sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi. Kalecilik sırası "Sonum bir Allah" diye kim başlarsa o kişiden geriye sayılırdı.

29. Dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda). Bu durumlarda ilk sektirmek isteyen "Birim bir Allah, kırmızı bayrak, yeşil kitap" derdi.

30. Kaleci oyuncu kavramı vardı. Takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı.

31. Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: "Adamın devam ediyor." derdi.

32. Milli birlik ve beraberliğimiz mahalle maçlarında başlamıştır. Önce maçlar yapılır... Centilmenlik skora yansımazsa sopalar, taşlar konuşurdu.

33. Atan alır spor vardı. Eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.

34. Mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı ve buna göre puan verirlerdi. Aralarında kavga eden çocukların puanı kesilirdi.

35. Skor ne olursa olsun akşam! ezan saati yaklaştığında "Golü atan kazanır." kuralı işlerdi.

36. Maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. Genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı.

37. El kasti değilse o top direkt kaleye kullanılmaz, "kasti değilki oğlum, gol olmaz." denirdi...

38. Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar götürülür ya popo dürtmesi yada yere yatıp kafa, burun, alın gibi vucut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı.

39. Kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat gene de gol sayılmazdı. Karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi.

40. Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi.

41.Kaleler taştan olduğu için atılan şut önce defansa çarpıp sonra taşın üstünden geçtiyse şutu atan takım gooll diye yaygara çıkarırdı.Rakip takımın gol değil kale üstü cevabına,gol yoksa korner o zaman ver topu diyerek racon kesilirdi.

3 Aralık 2009 Perşembe

Galatasaray vs P'naikos

UEFA Avrupa Ligi'nde 5. fikstür bu gece oynancak olan maçlarla tamamlanıcak.Dün oynanan maçta temsilcimiz Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlunda 2-1 kaybettigi Twente'yi Hollanda'da Lugano'nun gölüyle geçip gruptan çıkmayı garantiledi.Galatasaray ise Yunanistan'da 3-1 yendiği Panathinaikos'u Ali Sami Yen'de ağırlıyacak.Bu maç grup liderligi açısından büyük önem taşıyor.Bursaspor karşısında Arda Turan'ı 2 stoperin arasına koyup etkisiz hale getiren rijkaard-neeskens ikilisi; orta sahanın göbeginde yaratıcılıktan uzak isimlere de dakikalarca katlanıp Elano'yu yanında oturtmayı tercih etmişti.Galatasaray bu maçta nasıl bir taktikle sahaya çıkcak merak ediyorum gerçekten.Hıncal Uluç gibi bu adamlar futboldan anlamıyorlar diyecek kadar vasat ötesi bir tablo görmüyorum (çok degil bir kaç ay önce sadece Neeskens bile Super Lig'deki her takımı yönetebilcek kapasitede sözleri de kendisine aittir) ama Neeskens kadar da olumlu bakamıyorum zira kendisi bursa maçından sonra kötü oynamadıklarını iddaa etmişti organize atak yapmayan, sene başında ki üretici görüntüsünden çok uzak olan bir takım nasıl oluyor da bu hale geliyor anlamak güç?

Galatasaray'da tercüman sorunu olduğunu düşünüyorum flemenkçe bilen birini neden getirmiyor türkiye'nin en büyük klüplerinden biri ?

Baros'un sakatlığı Elano ve Keita'nın formsuz olması etkenler olabilir ama asıl sorun orta sahanın göbegindeki isimlerde..
Rijkaard Barcelona'da aynı taktikle ispanya ve şampiyonlar ligi şampiyonlugu yaşamıştı ama o takımın orta sahasında xavi ve iniesta vardı oyunu 2 yönlü oynuyan oyuncular bunları hepiniz biliyorsunuz.Birde şuan ki tabloya baktıgımızda;
Galatasaray maçlarını izlemek işkence oldu adeta benim için çaresizligi görüyorum sahada..
Rakip farketmiyor şimdi kısaca Galatasaray maçlarını özetlemek gerekirse; leo franco kısa pasla topu oyuna sokuyor gökhan yada servet topu beklere yada önündeki ortasahalara veriyorlar buraya kadar herşey yerinde taktik çerçevesinde, beklerden sabri ve düşüşteki hakan genelde havadan uzun paslar atarak %70 topu kaybetmeyi göze alıyorlar Galatasaray'ın bir pivot forveti olmadıgı için de kaybediyorlar diger seçenekdeki isimler barış özbek, mehmet topal ve mustafa sarp ise aldıgı topu eger rakip basıyorsa hemen geri veriyor, topu alıp dönmek gibi bi yaratıcılıkları yok onu yapabilcek 2 isimde yedek (elano ve ayhan) böyle olunca da çaresiz ne yapacagını bilmez bir takım izliyoruz bence rijkaard-neeskens ikilisi bu soruna çözüm bulursa galatasaray eski temposunu yakalar.
Ayrıca bir parantezde Keita'ya açmak istiyorum; sene başındaki performansından uzak ama sene başında topu çeviren bir anda atagın yönünü degiştiren bir galatasaray vardı bunu hızlı yapınca da keita rahat toplar alabiliyordu dikkat edin beşiktaş maçından sonra hiç bir maçta keitanın önüne dogru top dahi atılmadı hep sırtı kaleye dönük arkasında ona markaj yapan adamla birlikte topla buluştu bu durumda yapabilcekleri de kısıtlı zaten galatasarayı analiz eden rakipler galatasaray kanatlarındaki isimlere iki kişiyle kademe yapıyor (bkz. Fenerbahçe- Galatasaray maçı) ve Galatasaray'ı kolaylıkla etkisiz hale getiriyorlar..
Rijkaard'ın eleştirdigim yönleri ligde rakibi iyi analiz etmemesi fenerbahçe derbisinde emre ve alexe önlem alma geregi bile duymadı gerçekten anlam veremedim M.Denizli'nin fenerbahçeyi yenmek için yaptıgı tek şey ise ernst ile emre, fink ile alexi kilitlemesi..
Diğer bi yönü ise kamp yapmaması, takımı kampa almaması,
Feldkamp döneminde kaybedilen maçlardan sonra takım topluca floryada maçı neden kaybettigini konuşurdu, liderligi teptigi manisa maçından sonra ise bazı futbolcular kendi özel araçlarıyla stattan ayrılıyorlar.Disiplin konusunda taviz veriyor.
Yönetimin bu duruma el koyması gerek bence..
Guardiola'nın barcelonaya kattıgı tek şey disiplin meyvelerini de görüyoruz..
Rijkaard'ın biraz özeleştri yapması gerekiyor onun futbol bilgisine saygım sonsuz zira "Ben ders almam, ders veririm" gibisinden bir zihniyete sahipse hollandalı da,sonunu biliyoruz..

7 Ekim 2009 Çarşamba

KOMEDİ DEVAM EDİYOR (!)


Komedi devam ediyor...
Herşey gözünün önünde olup, biterken; "bilader, sen ne yapıyorsun, küme düşersin, şaşarsın" demeyen federasyonun, orada ne işi olduğu belli olmayan beskotbolcu başkanvekili açıkladı;
-- Ankaraspor'un bu sezon oynadığı 4 maç, 3-0 rakiplerinin lehine tescil edilmesine;
Cahilliğime verin; zaten tescil edilmiş maç sonuçları mükerrer tescil edilebilir mi? Bu maçlar kurallara, statüye ve bir cümle yönetmeliğe uygun oynanıp, sonuçlanmadı mı?
-- Bu 4 maçta atılan gollerin, gol krallığı sıralamasında dikkate alınmasına;
Allah allah; maçlar hem var, hem yok... gol var, sonuç yok... gol atan futbolculara yazık olmasın, takımlara ne olursa olsun...
-- Bu müsabakalarda futbolcuların gördükleri sarı ve kırmızı kartların, disiplin ihlalleri ile alınan cezaların geçerli sayılmasına,
OYNANMAYAN 5. hafta müsabakasının, rakip takım mensuplarının müsabaka sayısı ile belirtilen cezalarının infazı hesabında geçerli sayılmasına,
Say what? oynanmayan maçta ceza infazı... maç yine hem var, hem yok... hem neden sadece beşinci hafta da altıncı, yedinci değil?
Oynayan adam ceza alıyor, oynamayan affediliyor, what's this?

5 Ekim 2009 Pazartesi

Galatasaray Raporu

Dün alınan sonuçtan sonra Galatasaray'ın bu skoru almasının sebebi zihinlerimizi meşgul etti..Aslında istatistiklerden yardım aldıgımızda Galatasaray bu sezon boyunca rakibe kolay pozisyon veren yapısını fark edebiliyorduk.Ama taraftarı ve hoca emindi Galatasaray 4 yese 5 atıcak güçteydi.Hücum hattındaki isimlerin performansı da bu durumu destekliyordu.Galatasaray'ın özellikle son dönemde oynadıgı maçlarda örnek vermek gerekirse panathinaikos maçında Galatasaray 5 ciddi gol tehlikesi yakaladıysa rakibi 7-8 tane yakalamıştı.Bu durum diger maçlarda da bu şekilde devam etti ve lastik ankarada patladı.Bunu cogumuz analiz etmişizdir fakat sebebi neydi?

Bence Galatasaray dün 60.dakikaya kadar buldugu pozisyonları degerlendirebilseydi sahadan farklı galip ayrılabilirdi ama olmadı.Galatasaray'ın orta sahasının göbegindeki isimler düşüşte.Mustafa Sarp takımı taşıyan isim bursadan sonra Galatasarayın temposuna ancak bu kadar dayanabildi.mehmet topal form tutumadı ayhan yeni yeni toparlıyor barış yok ortalarda linderoth'u saymıyorum bile.Defanstaki eksikleri dile getirip daha fazla laf kalabalıgı yapmak istemiyorum.Rakibe baskı kurup gol atabilmek adına orta saha çizgisi üzerine kurulan defans çizgisi oyunu tam bir rus ruletine çevirdi sarı kırmızılılar açısından ya yiyeceklerdi yada atacaklardı.Formsuz orta sahası sonucunda şansı yaver gitmedi ve yediler.Gözler saha kenarına ve hollandalıya çevirildi ama Rijkard'ın takım geriye düştügünde uygulayacagı bir planı yoktu sadece sahadaki isimler degiştiriyordu ve öyle yaptı.Lakin bizim yazılı ve görsel basınımız kaos ortamı, istifa ve transferle beslendiginden hazırdılar kara tablo çizmeye ki eminim bugun çizilmiştir kara tablolar dün gece telegolde yerden yere vurulmuştur takım bence Galatasaray toparlayacaktır.Bu ligde fenerbahçe ile birlikte şampiyonluga da oynucaktır.Rijkard sistemini oturana kadar Galatasaray orta sahası yorgun düştükce Galatasaray 4ler 5 ler de yiyecektir.İlk Fatih Terim döneminde de yine beklenmedik farklı yenilgiler alınmıştı.Kimse bana fenerbahçe güzel futbol oynuyor demesin geçen hafta antalyada yenilen gölü halı sahada yemiyoruz.ibb,manisa,diyarbakır,bursa maçlarını düşünmek yeterli.Bu haftaya kadar oynadıkları diger maçlarda yendikleri rakipler de denizli ve sivas puan tablosunun en altına bakın görüceksiniz.Galatasaray'ın ki kadar fenerbahçenin eksigi olsa cok daha kötü sonuçlar alırdı.
Lig maratonu uzun önümüzdeki maçlara bakalım.

28 Ağustos 2009 Cuma

ROMA - KOSİCE 7-1

Tamam arada büyük bir fark olabilir.İlk maçta deplasmanda 3-3 berabere de kalmış olabilirsin.
Maç sonu skoruna da sözüm yok. Maçın hakemi Selçuk Dereli'de olabilir ama kardeşim bu nedir daha 18. dk'da 5-0 'lık sonuç. 8. dkda 3 gol 18 de 5 gol atarak abarttı Roma takımı.
Tabi işin ilginç yanı tarihlerinin en ağır Avrupa Kupası skoruyla aynı olması galiba.... (bkz: ManU - Roma)
Roma [7 - 1] Kosice
01' [1 - 0] Totti
06' [2 - 0] Totti
08' [3 - 0] Guberti
17' [4 - 0] Cerci
18' [5 - 0] Menez
38' [5 - 1] Novak
70' [6 - 1] Riise
86' [7 - 1] Totti

TABATA BEŞİKTAŞ'TA


Gündüz saatlerinde Delgado'nun sözleşmesini ocak ayına kadar donduran Beşiktaş Tabata'ya imza attırdı.
Gelen ilk bilgilere göre 8 milyon euro civarında bir bonservis verilecekmiş. Ayrıca Tabata'ya 1.3 Milyon euro'dan 3 yıllık sözleşme imzalatılmış.
Beşiktaş için hayırlısı olsun.
Ayrıntılar yarına kadar belli olur heralde...

BİLETLER 55 LİRA


18 Ağustos 2009 Salı

BANK ASYA YABANCI RAPORU



Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) Bank Asya 1. Lig'deki yabancı futbolcu transferini geçen sezon yeniden düzenlemesinin ardından 2008-2009 sezonunda 11 takımda 26 yabancı oyuncu forma giymişti.

Bank Asya 1. Lig'e bu yıl yükselen Bucaspor ve Mersin İdmanyurdu'nun yanı sıra Gaziantep Büyükşehir Belediyespor ve Samsunspor, şu ana kadar yabancı oyuncu transfer etmedi.

Geçen sezon Turkcell Süper Lig'den düşen Konyaspor Kaue ve Poljac'ı, Kocaelispor da Azeri futbolcusu Ramal Hüseyinov'u bu sene kadrosunda tutmayı tercih etti.

Süper Lig'den iki sezon önce düşen Çaykur Rizespor da geçen sene olduğu gibi Brezilyalı oyuncusu Ribeiro'u kadrosunda tuttu.

Adanaspor, Altay ve Kayseri Erciyesspor, geçen sezon kadrolarında bulunan yabancı oyuncularla yola devam ederken, Boluspor'dan Gilman Lika, Hacettepe'den Daniel Addo, Kardemir Karabükspor'dan Emenike ve Mawanda, Karşıyaka'dan Tisdell, Kartalspor'dan Shaibu Yakubu ve Vitali Kovalyov, Kocaelispor'dan Ramal Hüseyinov ile Orduspor'un yeni transferi Vargas ilk defa bu sezon Bank Asya 1. Lig'de mücadele edecek.

Bank Asya 1. Lig takımlarında Kamerunlu ve Brezilyalı 4'er futbolcunun yanı sıra Gana (3), Bolivya, Azerbaycan (2), Arjantin, Arnavutluk, Senegal, Nijerya, Uganda, Liberya, Kazakistan, Norveç'ten (1) oyuncu bulunuyor.

Yabancı kontenjanı boş olan takımlardan bazıları, hala yabancı futbolcuları denemeye devam ediyor.

TFF, 2008-2009 sezonundan itibaren uygulanmak üzere Bank Asya 1. Lig'deki kulüplerin 1 Ocak 1987 ve daha sonra doğmuş olmaları koşuluyla 2 yabancı uyruklu futbolcunun yanı sıra Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan vatandaşı olan en fazla 2 futbolcu ile sözleşme imzalayabilmesine izin vermişti.
Bank Asya 1. Lig'deki takımların kadrolarında yer alan yabancı futbolcular şöyle:

Adanaspor-Marc Kibong Mbamba- Kamerun-21-Serges Flavier Mbilla- Kamerun-21
Altay-Tiago Queiroz Bezerra -Brezilya -22 Jorge Emanuel Molina-Arjantin-22
BolusporGilman Lika-Arnavutluk-22-
Çaykur Rizespor-Elionar Nascimento Ribeiro-Brezilya-27-Abdoulaye Diakhate-Senegal-21-
Çanakkale Dardanelspor-Diallo Babacar-Fransa-20-Mendy Charles Thomas-Fransa-21
Giresunspor-Ricardo Pedriel-Bolivya-22 -Fabiano Monteiro De Oliveria-Brezilya-22
Hacettepe-Daniel Addo-Gana-22
Kardemir Karabükspor-Emmanuel Chinenye Emenike-Nijerya-22Hassan Mawanda Wasswa-Uganda-21
Karşıyaka-Tonia D. Tisdell-Liberya-17
Kartalspor-Shaibu Yakubu-Gana-23-Vitali Kovalyov-Azerbaycan-32-Ali Aliyev-Kazakistan-29
Kayseri Erciyesspor-Severin Brice Bikoko-Kamerun-21 -Emmanuel Njock Mangoung-Kamerun-22
Kocaelispor-Ramal Hüseyinov-Azerbaycan-25
Konyaspor-Kaue Caetano Da Silva-Brezilya-26-Branimir Poljac-Norveç-25-
Orduspor-Carlos Eduardo Vargas Menacho-Bolivya-22-Jerry Akaminko-Gana-21

14 Ağustos 2009 Cuma

YAZIN 25 BÜYÜK TRANSFERİ

Ronaldo - M. United- Real Madrid 94 m
İbrahimovic - İnter - Barcelona 68 m
Kaka - Milan - Real Madrid 65 m
Alonso -Liverpool - Real Madrid 35.4 m
Benzema- Lyon- Real Madrid 35 m
M. Gomez- Stutgart - bayern 30 m
Tevez -Corinthians - M. City 29 m
Adebayor - Arsenal - M.city 29 m
Melo - Fiorentina - juventus 25 m
Milito -Genoa - İnter 25 m
Diego -W. Bremen - Juventus 24.5 m
Lisandro -Porto - Lyon 24 m
Santa Cruz- Blackburn - M. City 21,2 m
Zhirkov- CSKA - Chelsea 21 m
Glen Johnson -Portshmouth - Liverpool 20,5 m
Zarate - Al Sadd- Lazio 20 m
Aquliani - Roma - Liverpool 20 m
Eto'o - Barcelona -İnter 20 m
Valencia- Wigan - M. United 18,9 m
Toure - Arsenal - M.Ciity 18.7 m
Lucho - Porto - Marsilya 18 m
Bastos - Lille - Lyon 18 m
Quagliarella -Udinese - Napoli 16 m
Gourcuff - Milan - Bordeux 15 m
Oliviera - Betis - Al Jezira 15 m

30 Temmuz 2009 Perşembe

EDİRNE ÖTESİ HEZİMETLER........

* resmi büyütmek için üzerine tıklayınız..
Son yıllarda özellikle Galatasaray'ın ve Zico döneminde Avrupa'da elde ettiğimiz başarılara rağmen Avrupa Kupalarında öncesinde aldığımz çok büyük hezimetler var. Sivas'ın salı günü aldığı hezimetin ardından böyle bir geçmişi yazma yazısı hasıl oldu.
Beşiktaş'ın Liverpool karşısında iki sezon önce yaşadığı 8-0'lık yenilgi, Türkiye'de futbolun yeni yeni profesyonelleştiği 1960'lı yıllardan bu yana uğranılan en ağır hezimet olarak geçmişti tarihe. O yıllarda iki İzmir takımı Altay ve Göztepe, hakiki hezimetler görmüşlerdi deplasmanlarda. Örneğin Altay, İtalya'da Roma'ya 10-1 mağlup olmuş.
Hemşehrisi Göztepe ise Almanya'da 1860 Münih'e 9-1... Yetmişli yıllarda da hayli hayal kırıklığı bulunuyor; seksenlerde sadece uğursuz bir 85-86 sezonu var aslında. 90'lı yıllarda ise 92 ile 99 arasında bir boşluk dönemi göze çarpıyor. Tam da Türk Milli Takımı'nın çıkış sürecinin başlangıç safhasıyla birlikte, yani bu olumlu bir boşluk. Ancak tam futbolda çağ atladık dediğimiz 2000 sonrasında bile listeye dahil olan maçları da izledik.

Hüsranların bir diğer ilginç özelliği ise genelde rövanş ya da ilk maçlarda iyi sonuçlar alınması. Şöyle ki, Göztepe 9-1 kaybettiği 1860 Münih maçından önce rakibini İzmir'de 2-1 yenmiş. Eskişehirspor, Twente'yi 3-2; F.Bahçe Sigma Olomuc'u 1-0; yine F.Bahçe 1-6'dan önce PSV'yi 2-1; Beşiktaş Diosgyor'u 2-0; Barcelona'yı 3-0; Liverpool'u 2-1; Trabzonspor Barcelona'yı 1-0, Orduspor ise Banik'i 2-0 devirmeyi başarmış. F.Bahçe 7-0'ın rövanşında Benfica'yı 1-0; Adanaspor ise 5-0'ın rövanşında Salzburg'u 2-0'la geçmiş. Galatasaray'ın B.Münih, Beşiktaş'ın Leeds, Denizlispor'unsa Porto ile berabere kaldıklarını da görüyoruz fiyasko öncesi ya da sonrasındaki müsabakada. Beşiktaş, 8-0 öncesinde Liverpool'u 2-1 yenmeyi başarmıştı mesela...

Türk takımlarının Avrupa kupalarında asgari 5 fark yediği müsabaka sayısı 23 ve en fazla hezimete uğrayan takım olarak Beşiktaş görünüyor. Kara Kartallar 3'ü Şampiyonlar Ligi'nde ve son 7 yılda olmak üzere 5 defa sahadan hezimetle ayrılmış. Onu 3'er yenilgi ile Galatasaray ve Fenerbahçe takip ediyor. Adanaspor'un yine 2 tane çok farklı mağlubiyeti var. Diğerleri ise 10 takım tarafından birer kez ile paylaşılmış.

Netice itibarıyla futbolun içinde kaybetmek ve hatta bazen de çok farklı kaybetmek var. Bu gibi durumlar yalnızca bizim başımıza gelmiyor. Galiba önemli olan düştükten sonra da kalkabilmek; her ne kadar tarih değişmiyor olsa bile!