23 Ocak 2009 Cuma

Tanrıya ''Niye Ben'' mi? Demeliyim?



Samsunspor kazasının 20. senesi mi bizi duygulandırdı yoksa yaşlandıkça mı hassasiyetimiz artıyor, emin değiliz; ancak o duygu yoğunluğu içerisinde efsane tenisçi Arthur Ashe'in hayatını ve o muhteşem 'Bugün acı çekerken Tanrı'ya 'Niye ben?' mi demeliyim?' sözlerini anmak istiyoruz.

1943 senesinde dünyaya merhaba diyen Ashe, 7 yaşında annesini kaybettikten sonra 10 yaşında başladığı tenisle sadece başarılar kazanmakla kalmadı, insanlık kitabına inanılmaz güzel sayfalar ekledi.

5 Temmuz 1975 senesinde Jimmy Connors'u sahadan silerek Wimbledon'da zirveye ulaşan ilk African-Amerikan tenisçi olduğu maçı televizyondan canlı olarak seyretmiş ve Connors'un şampiyon olması için dua bile etmiştik; şükürler olsun ki Yaratan dileğimizi yerine getirmemiş! Çünkü büyük şampiyonu tanıdıkça, hakkında yazılanları okudukça, hayata bakışını, inanılmaz metanetini gördükçe ilerleyen yıllarda hayranı olup çıkmıştık.

Büyük şampiyon, 1983 senesinde geçirdiği ağır kalp ameliyatı sırasında HIV virüsü kaparak ölümcül hastalığın pençesine düştüğünde kendisine gönderilen mektuptaki, 'Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?' sorusuna öyle unutulmaz bir cevap verdi ki; eminiz bilmeyenler öğrenince 'Toprağı bol olsun' deyip ruhunun şâd olması için dua edeceklerdir:

"Tüm dünyada her yıl 50 milyon kişi tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisi öğrenir. 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir. 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır.

Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Ve bugün acı çekerken, Tanrı'ya 'Niye ben?' mi demeliyim?"

Bu muhteşem sözlerin altına internet sitelerinde eklenen duygu yüklü kelimeleri de isterseniz anmadan geçmeyelim:

'Mutluluk insanı tatlı yapar, zorluklar güçlü yapar, hüzün ise insan yapar, yenilgi mütevazı yapar, başarı insanı ışıldatır ama Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar, Tanrı'ya asla 'Niye ben?' diye sormayın, ne olacaksa olacak, O'nun kendine has usulleri vardır, inancınızı koruyun yeter.'

Efsane tenisçi; 'Başarı bir yolculuktur ama varılacak yer değildir.' diyor. Hastalığın onu adım adım ölüme yaklaştırdığı zamanlarda hayatta sayılı günleri kalmışken Haitili mülteciler için Beyaz Saray önünde düzenlenen protesto gösterisine katılmayı ihmal etmemiş ve tutuklanmıştı. Aslında bu, onun ilk tutuklanışı değildi; seneler önce Güney Afrika'daki ırkçılığı büyükelçilik önünde protesto edenler arasına katılınca da tutuklanmıştı.

'Asla rakibinle oynamazsın, sen kendinle oynarsın. Yüksek standartlara ulaşmak için sınırlarını zorlaman asıl başarıdır, asıl eğlencedir.' diyen Ashe'in cenazesine binlerce kişi katılmış ve 1863 senesinden beri Richmond Vali Konağı'nın önüne tabutu konulan ilk kişi olma onuruna sahip olmuştur. 49 yaşında dünyaya elveda diyen büyük insan, büyük sporcunun heykeli ölümünden 3 sene sonra doğduğu şehre dikilmiştir.

Bilirsiniz ki heykelin dikilmesinden daha önemli olan şey; 'İnsanların gönlünde taht kurmak, hayatı dolu dolu yaşamak, adınız anıldığında yüzlerde tebessüm oluşturmak, ruhunuza dualar adanmasıdır.'

İşte size gerçek bir sporcunun onurlu hayatından kesintiler; ne dersiniz, rahmet dilenmeyi hak etmiyor mu?

''Fatih Uraz 23.01.2009 zaman''

20 yıl önce elim bir trafik kazası sonucu vefat eden samsunspor'lu futbolcu ve personeline tekrar Allah rahmet eylesin...

3 yorum:

karalamaca dedi ki...

geçmilerolsun demekten başka birşey gelmez sanırım elimizden sekerse tehlike...

sekerse tehlike dedi ki...

geçmiş olsun değilde allah rahmet eylesin diyelim

karalamaca dedi ki...

ya da mekanı cennet olsun